Ana içeriğe atla

1. Siyasetin Temel Kavramları



E. SİYASET KURUMU




İnsanlar arasındaki fikir ve çıkar ayrılıkları ve çatışmaları, herkesin yararına, genel çıkarı ve ortak
iyiliği sağlamaya yönelik bir yapılanmayı gerektirmiştir. Bu yapılanma da bir takım ilişki kalıplarını (yönetme-yönetilme, emretme-itaat ilişki kalıpları) ve kurallarını ortaya çıkarmıştır. Toplumda düzenin sağlanmasına yönelik ve yönetimin gerçekleştirilmesi için ortaya konan yerleşmiş ilişki kalıpları siyaset kurumunu oluşturur.

Egemenlik: Bir devlette siyasal karar verme yetkisine sahip olmak demektir. Bu yetki halka ait olabileceği gibi bir kişiye de ait olabilir.

İktidar: Bir ülkede egemenliği elinde bulunduranları ifade eder.

Parlamento: Demokratik ülkelerde, üyeleri halk tarafından seçilen veya üyeleri bazı kriterlere göre belirlenen temsilcilerden oluşan meclis ya da meclislere denir. Yasama yetkisini kullanır.

Hükümet: Devletin yapısı içinde siyasal sorumluluğu taşıyan ve başbakanın başkanlığını yaptığı en etkili icra gücüdür. Ülkemizde Cumhurbaşkanı ile yürütme yetkisini kullanır.

Siyasal parti: Farklı düşünce ve görüşleri halktan aldıkları oy oranında parlamentoya taşıyarak, halk
iradesinin yönetime yansımasını sağlamayı amaçlayan siyasi gruplardır. Siyasal partiler siyasal kararları etkilemek ve iktidarı meşru yollarla ele geçirmek üzere kurulmuş örgütlerdir.

Sivil toplum (Baskı grupları): Siyasi otoritenin baskısından uzak, bürokratik ve askeri alanın dışında görece özgürlüğe sahip toplumsal alandır. Devlet kurumlarının dışında kendini yönlendirebilen, hak ve özgürlüklerini savunabilen özgür ve özerk vatandaşlardan oluşan topluluklar sivil toplum örgütleridir. Sivil toplum, bir nevi toplumun kendi kendini yönlendirmesidir Mesela; sendikalar, dernekler, meslek örgütleri ve odalar bu sivil toplum alanına ait örgütlerdir.

Birey: Tek tek insanları, toplumun her bir üyesini, devletin yurttaşı olan kişiyi ifade eder.

Meşrutiyet: Siyasal etkinliklerin yasaya uygunluğunu ifade eder. Mesela; bir siyasal parti iktidara gelmek istiyorsa yasalara uygun bir şekilde seçime girip seçmenlerin oyunu alması gerekir.

Seçim: Demokrasilerde vatandaşların siyasal tercihlerini belirttikleri yöntemdir. Siyasal partiler ancak bu yolla iktidarı meşru yolla ele geçirebilir. Türkiye’de 4 yılda bir gerçekleşir.

Özgürlük: Bireylerin baskı altında kalmadan yasaların çizdiği sınırlar çerçevesinde serbest hareket
edebilmesidir.

Hak: Bir eylemde bulunma veya başkalarından belirli bir tarzda davranmalarını isteme yetkisidir.

Eşitlik: Yasalar karşısında bireyler arasında herhangi bir ayrımın yapılmamasıdır.

Adalet: Haklının hakkını alması, haksızın da cezalandırılmasıdır.

Ülke: Bir milletin üzerinde yaşadığı, siyasal olarak örgütlendiği ve egemenliğine sahip olduğu yerdir.

2. Devlet


2.1) Devlet

Belli bir toprak parçası üzerinde ortak amaçlar çerçevesinde örgütlenmiş, siyasi ve hukuki
yaptırım gücüne sahip en üstün bir otoritedir. İnsanların yerleşik hayata geçmesiyle ortaya
çıkmıştır.


2.2) Devletin özellikleri

1-) Devletin oluşabilmesi için toprak, halk, iktidar ve egemenlik unsurlarına gerek vardır. Devletin egemen olması yasama, yürütme, yargı güçlerini elinde bulundurmasına bağlıdır.
2-) Zora dayalı kuvvet kullanma yetkisine sahip tek kurumdur.
3-) Devlet sosyal kontrolü sağlayan en büyük sosyal gruptur.
4-) Devlet, toplumsal kurumların işleyişinin denetimini ve gözetimini sağlar.
5-) İkinci ilişkilerin görüldüğü en büyük ikincil gruptur.

3) Devletin işlevleri

1-) Devletin temel görevleri; kanunlar yapmak (yasama), uygulamak (yürütme) ve uygulama
sırasında çıkabilecek sorunları gidermek (yargı) Devlet içinde bu güçler ayrı organlarca temsil edilir. Bu duruma güçler ayrılığı denir.
2-) Vatandaşların ekonomik, sosyal (eğitim, sağlık gibi) ve kültürel ihtiyaçlarını gidermek,
3-) İç ve dış tehlikelere karşı ülkenin bağımsızlığını korumak,
4-) Bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almak ve adaleti sağlamak.
5-) Ülke sınırları içinde ve dışında millî çıkarları korumak.

4) Devlet Çeşitleri


4.1) Yapısına göre: Üniter ve Federal olmak üzere ikiye ayrılır.
Üniter devlet: Yönetimin tek merkezden yapıldığı, tek meclisi, tek başkenti olan devlettir. Homojen yapılı toplumlarda yaygın olarak görülür. Mesela; Türkiye, İran üniter bir devlettir.
Federal devlet: Ülkenin eyaletlere bölündüğü, bu eyaletlerin iç işlerinde kendi kurallarına göre işlediği, dış ilişkilerinde ise merkezi yönetime bağlı olduğu devlet şeklidir. Her eyalet, kendi iç işleriyle ilgili yasaları kendisi oluşturur, özellikle savunma ve dış ilişkiler gibi konularda tüm eyaletleri kapsayacak ortak yasalara göre işleyişini sürdürür. Mesela; ABD, Almanya, İsviçre gibi.

4.2) Ortaya çıkışına göre: Eski (geleneksel) ve çağdaş devlet olmak üzere ikiye ayrılır.
Eski (Geleneksel) devlet: Devletin ortaya çıkışından çağdaş hale gelinceye kadar olan dönemdeki devlet şeklidir. Devletin işlevi iç düzen ve dış güvenliği sağlamakla sınırlıdır. Gelenekler etkilidir. Temel hak ve hürriyetler küçük bir zümreye aittir. Devlet otoritesini kullanan yöneticilerin yetkileri sınırsızdır.
Çağdaş devlet: Yönetimin belli ilke ve yasalara göre gerçekleştiği devlet şeklidir. Çağdaş devlet sosyal, hukuk ve laik devlet ilkelerini benimser. Eski devletten daha çok işleve sahiptir. Çağdaş devlet eğitim, sağlık, çevre, çevre, güvenlik, adalet, hak ve özgürlükler konusunda işlevseldir.

4.3) Ekonomik yapılarına göre: Kapitalist, Sosyalist ve Karma devlet olmak üzere ikiye ayrılır.
Kapitalist devletler: Ekonomik hayatın özel girişimciler tarafından düzenlendiği, rekabet ve kâr
esasına dayalı olan devlet biçimidir. Bireysel hak ve özgürlüklerin ileri düzeyde olduğu ve bunun devlet tarafından güvence altına alındığı bir devlet biçimidir. Mesela; Amerika, İngiltere vb. gibi.
Sosyalist devletler: Ekonomik hayatın devlet tarafından düzenlendiği, üretim araç ve gereçlerine
devletin sahip olduğu devlet biçimidir. Halkın ihtiyaçlarına göre üretim yapılır. Mesela; Rusya gibi.
Karma devletler: Ekonomik hayatın düzenlenmesinde hem özel sektörün hem devletin etkili olduğu devlet biçimidir. Mesela; Türkiye gibi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

B. EĞİTİM KURUMU Genel olarak eğitim, mevcut bilgi bilgilerin, becerilerin ve değerlerin yeni nesillere aktarılmasıdır. Eğitim, bireylere bir anlayış biçimi sunarken onları hayata hazırlayıp gerekli görülen hedefler  doğrultusunda yönlendirmeyi de amaçlar. İlk eğitimini aileden alan birey eğitimine akraba, arkadaş, okul çevresi ile devam ederek hayata hazırlanır. Eğitim, örgün ve yaygın olmak üzere iki çeşittir. Örgün eğitim zamanlı, planlı, programlıdır. Okullar örgün eğitimin verildiği yerlerdir. Günümüzde eğitim denilen kastedilen daha çok örgün eğitimdir. Yaygın eğitim toplumun her alanındaki yetiştirme, hazırlama süreçleridir. Konferanslar, gazeteler, radyolar, televizyonlar vb. bu amaçla değerlendirilmektedir. 1. Eğitimin Temel İşlevleri a) Siyasal İşlevleri İyi insan ve vatandaş niteliklerini belirlemek İyi insan ve vatandaş yetiştirmek Lider yetiştirmek Bilinçli seçmen yetiştirmek b) Toplumsal işlevleri Kültürleme ve sosyalleşme süreciyle bireye toplum...
D. EKONOMİ KURUMU Ekonomi kelime anlamı olarak “ev işlerini idare etmek” demektir. Kavramsal tanımı ise, “mal ve hizmetlerin üretim, tüketim ve bölüşüm işlerini inceleyen bir bilimdir” demektir. İnsanlardaki sınırsız olan ihtiyaçları sınırlı olan kaynaklarla giderme çabası ekonomi olgusunu ortaya çıkarmıştır. Kaynaklarla ihtiyaçlar arasında denge kurmaya yönelik yerleşmiş ilişki kalıpları da ekonomi kurumunu oluşturmuştur. Sözü edilen ekonomik ilişki kalıpları; üretim, tüketim, bölüşüm ve alış - veriş ilişkileridir. 1. Ekonomiye ait bazı kavramlar a) Arz:  Üreticilerin piyasaya sürdükleri toplam mal ve hizmetlerdir. Arz belirli piyasada belirli bir zamanda çeşitli fiyatlarda satıcıların (veya üreticilerin) satmaya razı oldukları mal ve hizmetin miktarıdır. b) Talep:  Tüketicilerin toplam tüketim isteğidir. Belirli bir mal veya hizmetin belirli bir dönemde çeşitli fiyatlardan satın alınma miktarını ifade eder. Talep kanunu: Bir mal veya hizmetin fiyatı  düş...
C. DİN KURUMU Din, inanç olgusuna dayanır. Sosyoloji dinsel inançları ve normları bir olgu olarak incelemeye  çalışır. Sosyoloji bu dinsel inançların ve normların doğruluğuyla ve yanlışlığıyla ilgilenmez. Sosyoloji dini bir kurum olarak ele alır ve öteki kurumlarla olan ilişkilerini araştırır. Din, tarihin her döneminde bireyleri ve toplumları etkileyen en önemli kurumlardan biri olmuştur. Dini olmayan hiçbir toplum da görülmemiştir. Din, toplumsal yaşamda, bireylerin bazı davranışlarını olumlu karşılayıp, o davranışların tekrarı için teşvik edip ve sevap olarak kabul ederken bazı davranışlarını ise olumsuz ve günah olarak kabul ederek o davranışların yapılmasını yasaklar. Bu yönüyle din, bireylerin davranışlarının toplumun değer yargılarına uygun olmasını sağlar. Sosyoloji din konusunu sosyal bütünleşme, sosyal çatışma ve sosyal değişmeye etkisi açısından ele almaya çalışır. Sosyolojinin bütünleştirici işlevi en açık şekilde dini ibadet ve ayinlerde görülmektedir. Toplumca ort...